HDP’ye Yönelik Bombalı ve Silahlı Saldırıları Kınıyor, Sorumluları Lanetliyoruz.

İHD olarak gerek 20 Mayıs günü gerekse de 3 Haziran günü yaptığımız açıklamalarda siyasal partilere yönelik ihlalleri kamuoyu ile paylaşmıştık. Raporlarımızda belirtildiği gibi en fazla ihlale maruz kalan parti HDP olmuştur. Siyasal iktidara yönelik tüm uyarılarımıza rağmen HDP’ye yönelik saldırılar engellenmemiş, tam tersi giderek artmıştır.

3 Haziran günü Bingöl’de HDP seçim minibüs şoförlüğünü yapan Hamdullah Öğe’nin işkence edilerek infaz edilmesi, 4 Haziran günü Erzurum’da HDP mitinginin ırkçı bir grup tarafından polis gözetiminde basılarak çok sayıda kişinin yaralanması ve son olarak 5 Haziran günü HDP Diyarbakır mitingine 2 ayrı bombalı saldırı yapılarak 4 kişinin öldürülmesi ve 400 civarında kişinin yaralanmasına sebep olunması, saldırıların organizeli bir şekilde devletin göz yumduğu özel bir çete yapılanması tarafından gerçekleştirildiğini göstermektedir. Bu durumda siyasal iktidarda bulunan hükümet ve fiili hükümet yetkilerini kullanan tarafsız olmayan Cumhurbaşkanı siyasal olarak sorumludur. Seçimlerden hemen sonra TBMM’de kurulacak özel bir Soruşturma Komisyonu vasıtası ile bu olayların sorumluları açığa çıkartılmalı ve bunlardan yargı önünde hesap sorulmalıdır.

HDP’ye yönelik tüm bu saldırıları kınıyor ve bu saldırıları gerçekleştirenleri lanetliyoruz. Saldırılarda yaşamını yitiren kişilerin ailelerine baş sağlığı, yaralılara ise acil şifalar diliyoruz.

İHD dokümantasyon merkezinin tespit edebildiği verilere göre 23 Mart 2015 ile 5 Haziran 2015 tarihleri arasında HDP’nin seçim bürolarına/araçlarına, adaylarına, mitinglere ve çalışanlarına yönelik baskın, saldırı, tehdit ve polis baskınları sayısı 176’yı bulmuştur. Bu saldırıların 7’si silahlı, 5’i bombalı, 4’ü kundaklama şeklinde gerçekleşmiştir. Bu saldırılarda 5 kişi yaşamını yitirmiş, 522 kişi yaralanmıştır. Bu saldırılar önlenmek yerine tam tersi işlem yapılarak 185 HDP’li gözaltına alınmış, bunlardan 33’ü işkenceye uğradığını beyan etmiştir.

Barış ve çözüm sürecinde seçimler nedeni ile siyasal iktidardan kaynaklı olarak sürecin dondurulması ve Abdullah Öcalan üzerinde yeni tür bir tecrit uygulanması HDP’ye yapılan saldırıları da adeta izah etmektedir. Siyasal iktidar sözcüleri HDP’yi PKK’nin uzantısı olarak göstermekte, bu şekilde bir söylem birliği içerisine girmekte ve sürekli ötekileştirici bir dil kullanarak HDP’yi yasadışılıkla ve şiddetle iç içe olmakla itham etmektedir. İHD’nin hazırladığı bu raporda tam tersine bir sonuç çıkmıştır. Üzerinde şiddet uygulanan parti maalesef HDP olmuştur. Dolayısıyla siyasi propaganda mevcut gerçekliğin üzerini ört bas edememektedir. Siyasal iktidarın ve Cumhurbaşkanı’nın sürekli olarak HDP’   yi hedef göstermesi, HDP üzerinde uygulanan şiddetin bu odaklardan bağımsız olmadığını göstermektedir. Bu durum Türkiye’de kamu güvenliğinin bizzat siyasal iktidar tarafından ihlal edildiğini göstermektedir. Dolayısıyla Türkiye’de seçim güvenliğinden bahsetmek olanaklı değildir.

Kürt sorununun demokratik çözüm sürecinde HDP’nin TBMM’de temsil edilmesi hayati bir öneme sahiptir. Çözüm sürecinin önemli muhataplarından olan bir siyasal partinin TBMM dışında kalması için seçim sürecinde bu partiye yönelik yaygın ve sistematik saldırıların gerçekleşmiş olması Türkiye’nin geleceği bakımından da büyük bir risk teşkil etmektedir. Türkiye’nin en önemli sorunu olan ve Türkiye’nin demokratikleşebilmesi için mutlaka çözmesi gereken Kürt sorununu HDP’siz çözmek mümkün gözükmemektedir. Bu gerçeklikten hareketle HDP’nin de serbest ve özgür bir ortamda hiçbir baskıya maruz kalmadan seçim propagandasını yürütmesi ve eşit koşullarda faaliyet yürütmesi gerekmektedir.

Raporlarımızda belirtilen ihlallerin giderilebilmesi bakımından aşağıdaki önerilerimizi bir kez daha ifade ediyor ve 7 Haziran günü yapılacak seçimlerin güvenli bir ortamda gerçekleşmesini talep ediyoruz.

Seçim güvenliğini sağlayamayacağı anlaşılan AKP iktidarının hiçbir siyasal talebi Vali, Kaymakam , Emniyet Müdürü ve Jandarma Komutanları tarafından yerine getirilmemeli, bu kişilerin kanuna olan bağlılıklarını muhafaza etmeleri gerekmektedir.

Aynı şekilde YSK ve Seçim Kurulu hakimleri ile seçimde görevlendirilen kamu görevlilerinin kanuna bağlılıkları muhafaza edilmeli, hükümetin ve Cumhurbaşkanı’nın siyasal isteklerine boyun eğilmemeli ve şiddetle karşı durulmalıdır.

HDP’nin baskı ve hile ile baraj altında bırakılması halinde Türkiye’nin olası bir iç çatışma sürecine sürüklenme ihtimali olduğu hatırda tutulmalı ve bu nedenle asker ve polislerin hükümetin ve Cumhurbaşkanı’nın siyasal isteklerine karşı durması gerekmektedir.

Seçimlerden hemen sonra oluşacak yeni parlamentonun soruşturma komisyonu kurarak olayların sorumlularını açığa çıkarması ve bunları yargı önüne çıkarması gerekmektedir.

Seçim güvenliğini sağlayamayan hükümetin daha ileriye gitmemesi için AB’nin, Avrupa Konseyi’nin ve AGİT’in gerekli uyarı ve caydırıcı rolünü oynaması gerekmektedir.

Türkiye’de yargı diye bir kurum var ise bir an önce saldırıları gerçekleştirenleri soruşturarak hesap sorması gerekmektedir. Yaşanan saldırılar nedeni ile ilgili Cumhuriyet savcılarının etkili soruşturma yürütmesi, saldırıya uğrayanları değil saldıranlar hakkında gözaltı ve tutuklama işlemi gerçekleştirmesi ve bu konuda siyasal iktidardan gelebilecek baskılara boyun eğmemeleri gerekmektedir.

Sürekli olarak ayrımcı, aşağılayıcı ve ötekileştirici bir dil kullanan Cumhurbaşkanı ve hükümet yetkililerinin bu tutumlarına bir an önce son vermesi, sebep oldukları olaylar nedeni ile özür dilemeleri gerekmektedir.

Seçim günü dahil olası provakasyonların yaşanma ihtimali olduğundan, demokratik kamuoyunun duyarlılığını sürdürmesi ve kamuoyu baskısı oluşturarak bu tip saldırıların hiçbir siyasal partiye fayda getirmeyeceğini ortaya koyması gerekmektedir.

İHD olarak 7 Haziran günü Türkiye’de 48 kentte Bağımsız Seçim Gözlemciliği Platformu ile birlikte seçimleri izleyeceğimizi ve olası ihlallere müdahale edeceğimizi, seçim gözlemciliğimizi engellemeye kalkışacak Emniyet görevlileri ve seçim kurulu yetkilileri hakkında yasal şikayet yollarını kullanarak AGİT ve Avrupa Konseyi nezdinde girişimlerde bulunacağımızı özellikle belirtmek isteriz.

Tüm seçmenleri sandık güvenliği konusunda duyarlı olmaya ve oylarını korumaya davet ediyoruz.

İnsan Hakları Derneği