Dünya Mülteciler Günü: Mültecilerin sorunları her gün biraz daha artıyor…

20 Haziran Dünya Mülteciler Günü 2011 yılında yine ölümle anılıyor. Geçen yıllara göre kendi ülkelerini terk etmek zorunda kalan insanların sayısı her geçen gün artıyor. Özellikle Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde başlayan muhalif halk hareketlerine devletlerin sert müdahalede bulunması insanları ülkelerini terk etmeye zorlayan en önemli etkenlerden biri. Mısır, Libya ve en son Suriye bu göç dalgalarının en önemli kaynak ülkeleri durumundalar.

Son bir yıl içerisinde milyonlarca kişi ülkelerini terk etmek zorunda kalmış, bir kısmı yaptıkları zorlu yolculuklarda hayatlarını kaybetmiştir. 25 Mart günü, içinde 72 kişinin bulunduğu bir tekne Libya’nın başkenti Trablus’tan İtalya’nın Lampedusa adasına giderken deniz ortasında mahsur kalmış, teknedeki 61 göçmen bütün dünyanın gözü önünde açlıktan ölmüştür. Yine aynı süreçte Birleşmiş Milletlerin yapmış olduğu açıklamaya göre Afrika ülkelerinden mültecileri taşıyan ve Trablus açıklarında battığı tahmin edilen gemide bulunan 600 kişinin tümünün öldüğü tahmin edilmektedir.

Ne yazık ki bu ülkelerdeki baskıcı rejimler ve bu ülkelere savaş açan batılı devletler savaş için bütün kaynaklarını seferber ederken insani sorumluluk almaktan kaçınmaktadırlar. Yerinden edilen insanlar için etkin koruma önlemleri almayan devletler; birçok mültecinin ölümüne sebebiyet vermektedirler.

Yaklaşık 1 ay önce Suriye’de başlayan olaylar nedeni ile ortaya çıkan şiddet ortamından kaçan binlerce kişi Türkiye’ye sığınmaya başladı. Son bir hafta içerisinde 7 binin üzerinde Suriyeli Türkiye’ye sığınarak Hatay’da kurulan çadır kentlere yerleştirildi. Bu sayının önümüzdeki günlerde daha da artması bekleniyor.

Şu ana kadar sınırdan geçişlere izin veren Türkiye yetkilileri Kızılay’ın kurduğu çadır kentlerde sığınmacılara koruma sağlamaktadır. Türkiye yetkilileri sınırlarını kapatmamalı ve sebebi ne olursa olsun şiddet ortamından kaçan hiçbir Suriyeliyi sınırdan geri çevirmemelidir. Yine Suriye’deki şiddet ortamı ortadan kalkıncaya kadar kimse ülkesine geri gönderilmeye çalışılmamalıdır.

Türkiye’de iltica ve sığınma sistemini düzenleyen bir yasanın olmaması yerel ve uluslararası insan hakları raporlarında ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında sıkça eleştirilmektedir. Taslak metni oluşturulan “Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu” tasarısı sonbaharda göreve başlayacak hükümet tarafından ivedilikle TBMM gündemine alınıp yasalaştırılmalıdır.

Türkiye’deki uydu kentlerde ikamet eden yaklaşık 18 bin sığınmacının başta sığınma hakkı olmak üzere sağlık, eğitim ve çalışma gibi haklara erişim imkanlarında ve ikamet harçlarında ciddi problemler yaşanmaya devam etmektedir.
Konuyla ilgili çıkarılan genelgeler uydu şehirlerdeki görevli polis memurları ve diğer kamu yetkililer tarafından farklı yorumlanarak keyfi uygulamalar geliştirilmekte, sorunları ortadan kaldıracak uygulama bütünlüğü oluşturulamamaktadır.

Cinsel yönelimleri ve cinsiyet kimlikleri nedeniyle uğradıkları işkence, kötü muamele ve hayati tehlikeden dolayı çoğunlukla İran üzerinden Türkiye’ye giriş yapan LGBT sığınmacı ve mülteciler, yerleştirildikleri uydu kentlerde hem mülteci oldukları hem de LGBT oldukları için iki kez ayrımcılığa, fiziksel ve psikolojik tacize, şiddete maruz kalmaktadır.

20 Ağustos 2007 tarihinde gözaltında tutulduğu Beyoğlu-Taksim Polis Merkezi Asayiş Büro Amirliği’nin ek hizmet binasında, kendisini gözaltına alan polis memurlarından birisinin kurşunu ile ağır yaralanan ve kaldırıldığı Taksim İlk Yardım Hastanesinde ameliyat sırasında yaşamını yitiren sığınmacı Festus Okey’in öldürülmesi ile ilgili açılan davada; 12 duruşma yapılmasına rağmen sorumluların yargılanmasına başlanmaması sorumluların cezasız bırakılacağı yönündeki endişemizi arttırmaktadır.

Festus Okey davasına müdahil olmak isteyen İstanbul Barosu, Ankara Barosu, Helsinki Yurttaşlar Derneği, İnsan Hakları Derneği, Yeryüzüne Özgürlük Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı gibi kurumların ve yaklaşık 200 kişinin bireysel başvurusu mahkeme heyeti tarafından ret edilmiştir. Müdahillik talebinde bulunan, aralarında avukatların da bulunduğu yaklaşık 200 kişiye soruşturma açılması da dava sürecine ilişkin kaygılarımızda ne kadar haklı olduğumuzu ortaya koymaktadır.

Tüm bu sorunlar içerisinde 20 Haziran Dünya Mülteciler Gününe girerken başta Cumhurbaşkanı olmak üzere tüm devlet yetkililerini bu konuda duyarlı ve sorumlu davranmaya davet ediyoruz.

Hudutsuz Dünya Girişimi
İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi
İnsan Hakları Gündemi Derneği
Kafkasya Formu
Kaos GL Derneği
Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği
Siyah Pembe Üçgen LGBTT Derneği
Türkiye İnsan Hakları Vakfı
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi